Şimdi hemen alın
Ozon terapi, yaklaşık 100 yıldır uygulanan, oldukça etkili ve neredeyse hiçbir yan etkisi olmayan, tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir.
Medikal ozon cihazında, saf oksijen kullanılarak elde edilen, oksijen ve ozon karışımının belirli konsantrasyon ve miktarlarda 50-100 cc kanla karıştırılarak, damar yoluyla tekrar verilmesi şeklinde uygulanır.
İşlem süresi ortalama 15-25 dakikadır.
Damar içi uygulamalar; ihtiyaç duyduğumuz vitamin ve mineralleri vücudumuza iletmenin en verimli, hızlı ve güvenli yoludur. Doğrudan damar yolu ile uygulanan IV terapiler, ağız yoluyla alınan desteklerin aksine, %100 emilim sağlar.
Damar içi uygulamalar, yalnızca yetersiz beslenen veya herhangi bir hastalıktan şikâyetçi olan kişiler için değil; aynı zamanda koruyucu/önleyici bir sağlık hizmeti olarak, bireylerin genel sağlık durumunu iyileştirmek ve doğal yaşlanma etkilerini yavaşlatmak için de kullanılabilmektedir.
Hücrelerin, yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan vitamin, mineral, amino asit ve antioksidan desteklerine, son derece hızlı ve kesin miktarlarda ulaşabilmelerini sağlayan IV terapiler; bedenin kendi kendini onarım mekanizmalarını da aktif hale getirerek, uygulanan tedavinin ilerlemesine katkıda bulunur.
Damar içi uygulamalar birçok rahatsızlığın tedavisine imkân sağlamaktadır. Özellikle kronik hastalıklarda ve sorunlu gastrointestinal sisteme sahip olan bireylerde yüksek düzeyde tatmin edici sonuçlar alınmaktadır.
Fonksiyonel tıp, hastalıkların ve/veya semptomların altında yatan kök nedenlere ulaşmayı hedefler. Sadece genetik mirasımız değil alışkanlıklarımız, beslenme şeklimiz ve içeriği, büyüdüğümüz/yaşadığımız çevre, uyku kalitemiz, toksin maruziyetlerimiz de kişiseldir. Ayrıntılı değerlendirmeler ile aile yükü ve kişisel profil belirlenip hastanın mevcut sağlık durumu belirlenirken, gelecekte onu bekleyen olasılıkların saptanıp/engellenmesi temel amaçtır.
Fonksiyonel tıp yaklaşımı kişinin sağlıklı kalmasını hedefler. Bu amaçla sürdürülebilir yaşam şekli değişikliklerini kişiye özel halde sunar. Hekimin ilaç yazıp hastanın da reçeteyi uyguladığı düzenin ötesinde, sürekli işbirliği temelli bir yaklaşımdır. Her bir birey için kendi yaşam şekli ve genetik/tıbbi yüküne özel planlamalar yapılmaktadır.
Fonksiyonel tıp modeli hastalığın altında yatan kök nedenleri ortaya çıkarmak için hasta ile hekimi birlikte çalışmaya ve teşvik eden, bireyselleştirilmiş, hasta merkezli, bilimsel bir yaklaşımdır. Her kişinin genetik, biyokimyasal ve yaşam tarzı faktörlerinin ayrıntılı bir şekilde anlaşılmasını gerektirir. Bu veriler kişiye özel tedavileri planlamak için kullanır.
Hiç bir insan bir diğerinin aynısı değildir.Bu yüzden her insanın hastalanma nedenleri ve tedavileri de aynı olamaz. Tıpta iki temel düsturun birincisi “hastalık yoktur, hasta vardır” ikincisi ise “önce zarar verme”dir. Aynı hastalık iki kişide farklı seyreder bu nedenle tanı ve tedavi kişiselleştirilmiş olmalıdır.
Tedavi amaçlı ilaçlar nadiren de olsa istenmeyen yan etkilerin görülmesine sebep olabildiği için, binlerce yıldır denenen geleneksel tedaviler ile son dönemlerde geliştirilen tamamlayıcı tedaviler ön plana çıkmaya başlamıştır.
İnsanın tüm yönleriyle ele alınarak tedavi edilmesi başarı için vazgeçilemez önemdedir. İşte burada bütünleyici bir yaklaşımla kişinin bedenen, ruhen, sosyal ve hatta ekonomik açıdan birlikte değerlendirilmesine dayanan tedavi yaklaşımına bütünleyici tıp diyebiliriz. Doğal tedavi yöntemlerini de bilen yasal sertifikalı bir doktor hastası için hangi yöntem ya da yöntemleri uygulayacağına karar verir.
Sağlık Bakanlığı tamamlayıcı tıp uygulamaları için bir yönetmelik yayınlayıp, bu uygulamaların kimler tarafından yapılabileceğini belirli esaslara bağlamıştır.
Temel şart olarak tıp doktoru olmak ve ilgili dalda yasal sertifika sahibi olmak gereklidir.
Yaş, yaşam tarzı, genetik mirasımız, çevresel faktörler, hastalık öyküsü gibi etkenler sonucunda vücut ve yüzümüzde meydana gelen yıpranmaların onarılarak estetik ve kozmetik olarak vücudun en iyi haline gelmesini sağlayan tedavi ve uygulamalar bütünüdür. Yüz gençleştirme, dolgu ve mezoterapi gibi uygulamalar ile, hem doğal hem de daha genç ve zinde bir görünüme sahip olabilirsiniz. Kişinin talebi de göz önünde bulundurularak, ihtiyacı olan ilaç ya da ürün karışımlarının seçimi, alanında uzman hekimler tarafından yapılır. Cildin sağlığını korumak, yaşlanma etkilerini azaltmak veya henüz oluşmadan önüne geçmek, çizgileri, elastikiyet kaybını ve sarkmaları gidermek için uygulamalar gerçekleştirilir.
Ne yerseniz O’sunuz. Beslenme sadece karın doyurmak değildir! Hücresel düzeydeki gereksinimleri hedeflemelidir.
Beslenme alışkanlıklarımızdaki yanlışlar, uzun vadede hastalık bulguları olarak karşımıza çıkar. Temiz içerikli, kaliteli gıdaya ulaşmanın çok zor olduğu güncel şartlarda olabilenin en iyisi hedeflemeli ve sürdürülebilir, gerçekçi planlamalar yapılmalıdır.
Beslenme alışkanlıklarımız biyoloji ve psikolojimizi etkilemekteyken stresli anlarda ilk bozulan yine beslenme düzenimiz olmaktadır. Beslenme fonksiyonel tıbbın ana konusudur ve sağlıklı bir hayatın sürdürülmesinin merkezinde yer alır. Hedef, bu kısırdöngüdeki halkaları bulmak ve doğru yönetmek olmalıdır.
Akupunktur, yaklaşık beş bin yıldır uygulanan geleneksel bir tedavi yöntemidir. İlk yazılı kitap, üç bin sene öncesine ait Çince bir kitaptır. İlk uygulayanların Uygur Türkleri olduğuna dair tarihi kanıtlar da bulunmuştur. Dünyada popüler olması Amerika ve Avrupalılar sayesinde olmuştur.
Akupunktur, vücutta oluşan enerjinin kanallar boyunca yayılması teorisine dayalı olup, buralardaki akış aksamalarında bedensel sorunların ortaya çıktığı şeklinde özetlenebilir. Seçilen akupunktur noktaları üzerinden iğne, lazer ya da basınç uygulamaları ile bu akış tekrar düzenlenmekte ve vücudun kendi kendini onarma mekanizmaları aktive edilebilmektedir. Akupunktur noktalarının çevre dokulara göre yaklaşık on kat daha fazla sinir ve kılcal damar ağı içerdiği histolojik olarak da gösterilmiştir. Akupunktur beta endorfin, serotonin ve enkefalin gibi sinir dokusundaki iletici maddelerin düzeyini yükselterek ağrı azalması ve daha iyi hissetmeyi sağlar. Ayrıca iğne batırılmasına bağlı oluşan mikrotravmayı onarmak için çeşitli tamir edici mekanizmaları da devreye sokar ve bu durum da iyileşmeye bütüncül katkı sağlar.
Sağlıklı Yaşam Merkezi'nin uzman hekimleri hizmetinizde
Aklınızdaki tüm soruları bize sorabilirsiniz
Oksijen molekülüne, medikal ozan jeneratörü ile 1 oksijen atomu daha eklemesiyle oluşan Ozon gazı, keskin kokulu ve renksizdir. Her hastalığın tedavisine destek amacıyla kullanılabilir. Bu yüzden “20. yüzyılın sihirli ilacı” olarak anılmıştır.
En yaygın kullanım şekli steril ve negatif basınçlı cam şişeye, damar yolu açılarak alınan 100 cc kanın belli konsantrasyonda ozon ile karıştırılıp, tekrar vücuda verilmesi esasına dayanan uygulamadır.
Uygulama sıklık ve dozu konusunda uluslararası bir kuruluş olan ICMART önerilerine uyulmaktadır.
Kullanılan tüm malzemelerin steril ve ozona dayanıklı olması hayati önem taşımaktadır.
Ozon terapiye aç ya da tok olarak gelinmemeli. Yarı tok gelinmeli.
Seanstan önce alkol alınmamalı
Kan akışkanlığını, damarların esnekliğini ve oksijenin dokulara taşınmasını sağlayan alyuvarların etkinliğini artırarak doku ve organlara daha fazla oksijen ve besin öğesi ulaşmasını sağlar.
İmmün sistemi olumlu yönde etkileyerek immünomodülasyon, yani yetersizlik varsa güçlendirme, aşırılık varsa normale çekme yönünde etki yapar.
Anti enflamatuvar etkilidir.
Antioksidan kapasiteyi olumlu yönde artırarak toksinlerden arınma ve anti-aging etki sağlar.
Bakteri, virüs ve mantarlar üzerinde çok güçlü bir dezenfeksiyon etkisi vardır.
Arteriyel dolaşım bozuklukları
Kronik rahatsızlıklar
Virüslere bağlı hastalıklar: Hepatit, herpes zoster
Onkolojide kanser tedavisine tamamlayıcı olarak: Kemoterapi ve/veya radyasyonun yan etkilerinin önlenmesi, kemoterapiye destek amaçlı olarak
Enflamatuvar hastalıklar: Romatoid artrit, anjiyopati, diyabetik anjiyopati
Ülseratif kolit, proktit ve anal fistüller
Enfeksiyonların önlenmesi, akne, fronküloz
Alerjiler
Anti-aging
Kas, tendon zedelenmeleri
Diz, omuz rahatsızlıkları, artroz
Boyun , bel fıtıkları
Dekübit ülserleri, diyabetik gangren, kronik venöz yetmezlik, yanıklar
Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği (Favizm) olanlar, (Bakla yiyince rahatsızlık duyan kişiler)
Kontrolsüz hipertroidisi olanlar,
İleri derecede kansızlığı olanlar,
Kan pıhtılaşma bozukluğu olanlar,
Trombositopenisi olanlar,
Kronik ve tekrarlayan pankreatit hastaları,
Yeni gelişmiş kalp krizi öyküsü olan hastalar,
Akut kanamalı hastalar,
Organ transplantasyonu yapılmış hastalar,
Gebelik
İleri düzeyde etkili kan sulandırıcı kullananlar,
Aşırı alkol tüketenler
Genel bir iyileşme hali için tavsiye edilen uygulama 12 seanstır. Seans sayısı ihtiyaç halinde arttırılabilir. Hastanın ve hastalığın durumuna göre haftada 2-3 seans yapılabilir. Covid-19 gibi ciddi enfeksiyonların tedavisinde her gün uygulanmaktadır. Seanslar 15-25 dakikalık süre içerisinde yapılır. Özel steril cam şişeye 100 cc kadar kan alınıp, uygun dozda ozon gazı ile karıştırılarak aynı damar yolu ile geri verilerek yapılır.
Evet. Tüm dokuların daha iyi beslenmesini ve daha çok oksijenlenmesini sağladığı için ozonterapi, daha güzel ve parlak bir cilde sahip olmamıza katkı sağlarken, çok güçlü bir anti-oksidan ve rejeneratif etkiyle hem vücudu zararlı toksinlerden temizlemeyi hem de dokuların daha iyi kendini onarıp yenilemesini sağlar.
MAH (Major Oto hemoterapi): Ozonlanmış kanın damar yolu ile tüm vücuda verilmesi
MIH (Minör oto hemoterapi): Ozonlanmış kanın kas içine enjekte edilmesi
RE (Rektal Ensüflasyon): Damar yolu açılamayan kişilerde ozonun bi rtüple barsaklara verilmesi
Torbalama (Enfekte el, ayak gibi bir bölge, ozona dayanıklı şeffaf bir torba içine konulur ve torba ozon ile doldurulup bekletilir
Kas, eklem içi ozon uygulaması
Cilt ve cilt altı yağ dokusuna ozon enjeksiyonu
Faydaları dakikalar içinde başlar fakat klinik iyilik hali, kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama 5 seans sonra görülebilir.
Kemoterapi öncesi ve seans aralarında ozon terapi uygulanabilir.
Hayır. Bu tür antioksidan etkili moleküller ozon tedavisinden önce veya sonra verilmelidir.
Ozon terapi uygulamasında, küçük çocuklar dışında bir yaş sınırı yoktur.
Evet. Bu tür rahatsızlıklarda oldukça yararlı bir tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Ağrı ve ödemi azaltarak hem iyileşmeye katkı sağlar, hem de daha az ilaç kullanılmasını destekler.
Ozon terapi hem yara iyileştirici, hem de mikropları öldürücü etki yaptığı için tüm yaraların iyileşmesini hızlandırma etkisi vardır.
Evet. İnce bir tüp kanalıyla ozon gazı bağırsaklara verilerek uygulanabilir.
Bazı hastalıkların tedavisinde ve anti alerjik etki amacıyla 2 cc ozonlu kan, kas içine enejekte edilebilir.
Kişiye uygun doz aralığında verildiği sürece yan etkisi yok denecek kadar azdır.
Hayır. Ozon terapi alınan dönemde her hangi bir besin yasağı yoktur. Ancak ozon terapiden sonraki 3 gün içinde alkol tüketilmemesi önemlidir.
Bize her kaynaktan ulasabilirsiniz